Ο καθηγητής Χημείας Hyman, Charles Lieber, δημιούργησε ένα τρανζίστορ τόσο μικρό που μπορεί να χρησιμοποιηθεί για να διεισδύσει στις κυτταρικές μεμβράνες και να διερευνήσει το εσωτερικό τους, χωρίς να διαταράξει τη λειτουργία τους. Το τρανζίστορ (κίτρινο) βρίσκεται κοντά στην κάμψη σε ένα νανοσύρμα πυριτίου σε σχήμα φουρκέτας, επικαλυμμένο με λιπίδια. Η κλίμακα του είναι παρόμοια με εκείνη των ενδοκυτταρικών δομών όπως τα οργανίδια (ροζ και μπλε σφαίρες) και τα νήματα ακτίνης (ροζ κλώνος). B.Tian και CM Lieber, Πανεπιστήμιο Χάρβαρντ
Günümüzde çeşitli araştırmalar ve yayınlar (Theodotus dahil) ve hatta Yahudi kaynaklarından gelen kanıtlar yapıldıktan sonra Mustafa Kemal’in Yahudi kökeni ortaya konmuş ve konu kapanmış sayılabilir.
Ancak o dönemin jeopolitik olaylarına yeni bir boyut kazandıran, aynı derecede önemli bir başka gerçek daha var.
Theodoros Laskaris tarafından yazıldı.
Bugün Kemal’in Yahudi kökeninin artık bilindiğini söyledik.
Ama on yıllardır tarih kitaplarında ve tüm yayınlarda onun gerçek kökeninin açıklığa kavuşturulmadığını, Arnavut, Türk, Slav vb. olabileceğini okuduk.
1950, 1960, 1970, 1980, 2000 yıllarında okuduklarımız budur.
Henüz! Kemal hayattayken, soykırımlar yaşanırken, Yunan-Türk Savaşı sürerken, büyük güçlerin onun Yahudi kökenlerini ve Türkiye’de kimin komutanı olduğunu bildikleri ortaya çıktı.
Yani, ‘Dönmedler’.
New-York Tribune gazetesi ABD’nin en önemli ve büyük gazetelerinden biri olarak hem kamuoyunu hem de ülkenin siyasi gelişmelerini etkileyen bir gazeteydi.
26 Şubat 1921’de, yani Doğu’daki durumu incelemek üzere Londra’da Müttefikler Arası Konferansın yapıldığı sırada, New York Tribune gazetesi (gazetenin varlığından haberdar olduk ve filonoi.gr’den makale) ayrıca burada alıntı yaptığımızı yazdı:
HERKES BİLİYOR..YAHUDİ KEMAL ATATÜRK
“KEMAL ÇOĞUNLUĞUNU GÜÇLENDİRİYOR”
Ankara Hükümeti’nin Musevi lideri Mustafa Kemal, buradaki heyetinin tutumuyla Yakın Doğu’daki prestijini büyük ölçüde artırmıştır.
Bu konferanstaki başarısından sonra, İstanbul ve Ankara hükümetleri arasında daha yakın bir ilişkinin gelişeceği kesindir.
Burada sık sık Kemal’in iktidara gelmesinin, Sultan hükümetinin Ankara devrimcileri tarafından yenilgiye uğratılmasının habercisi olduğu görüşü dile getiriliyor.
Yunanlılar, Londra konferanslarının sonuçları konusunda acı bir şekilde acı çekiyorlar.
Görünüşe göre Orta Doğu’ya barış geldi, ama gerçekte tüm eski kıskançlıklar ve acılık devam ediyor.
Ermenilerin durumu eskisinden pek de iyi değil ve Türkiye’deki diğer milletlerin durumu da istikrarsız.”
Buradaki İngilizce makaleye bakın (altta kırmızı ile vurgulanan ifadeleri büyütün).
Haberden alıntıda okuduğunuz gibi gazete Kemal’in Yahudi kökenine atıfta bulunduğunda bunu bir vahiy olarak değil, en azından dönemin gazetecilik ve siyasi çevrelerinde verilen ve bilinen bir şey olarak sunuyor.
Bir başka gazete daha bulduk: Washington’da yayınlanan Akşam Yıldızı 28 Eylül 1922 tarihli sayısında Kemal’in Yahudi kökeninin yanı sıra Jön Türk hareketinin liderlerinden biri olan Eber Paşa’dan da bahseder.
Sonunda, Chérif Pacha’nın yönettiği Osmanlı Radikal Partisi’nin yayın organı olan aylık Mècheroutiette gazetesinin 1911’de yazdığını keşfettik :
“Selanik komitesinin (“birlik ve ilerleme komitesi”), Masonların himayesinde, karargahları o şehirde bulunan Yahudilerin ve Dönmedlerin desteğiyle kurulduğu ve örgütün daha önce aldığı kararlarla bilinmektedir. Abdülhamit döneminde bir mason şekli.
Bunu sadece tüm Avrupa hükümetleri değil, Türkiye ve Balkanlar’daki herkes biliyor.”
Yani dönemin büyük güçleri, ABD, İngiltere, Fransa, İtalya, Rusya (Bolşevikler Kemal’e yardım etti) Türkiye’yi Kemalistlere teslim ederken, nereye teslim ettiklerini biliyorlardı.
Katliam ve soykırımlardan sorumlu kişinin kimliğini de biliyorlardı.
1911’den bugüne herkes biliyordu.
Ve hepsi cahili yaptılar ve yapıyorlar.
Bu sessizliğin nedenleri basit.
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Kemalizm, aşağıdaki nedenlerle bir Yahudi davası olarak görünmemelidir:
A) Türk milliyetçiliği yaşayamadı, liderlerinin Yahudi kökenli olduğu öğrenildi.
B) “Zulüm gören Yahudi” imajı, İkinci Dünya Savaşı olaylarından sonra yaratıldığı şekliyle, soykırımların sorumlularının Yahudi kökenli insanlar olduğunun anlaşılması halinde büyük bir darbe alacaktı.
C) Bir Yahudi mezhebinin “sızma” yöntemiyle yabancı bir ülkeyi siyasi ve kültürel olarak ele geçirdiği haberini dünyaya yaymak mümkün değildi.
NOT BAĞLANTI VARSA, İŞARETLİ GAZETELERİ GÖRMEK İÇİN AÇIN
TÜM BUNLARI NASIL DEĞİŞTİRMEK ELİMİZDE?
YUNANİSTAN, HER ÇÖZÜMDEN YALNIZCA YUNANLARIN ELİNE GEÇTİĞİNDE KURTULACAKTIR
BUNUN YAPILMASI İÇİN GAIA’NIN TÜM YUNAN KADINLARININ BENZERSİZ İNSAN ODAKLI ORGANİZASYON << YUNAN MECLİSİ >> İLE BİRLİKTE OLMAYA CEVAP VERMELİ VE YILLARDIR BİZE ENGELLENEN TÜM HAKLARIMIZI, TÜM HAKLARIMIZI GERİ ALMALIDIR. .
